The Witcher 3 İnceleme

Hâlbuki Witcher 3 hiç öyle mi? Değil. Yavaş yavaş ilerleyen oyunda evrenin çeşitli hikâyelerine kapılmış buluyorsunuz kendinizi. Bir rol yapma oyunu olarak türünün en iyi örneklerinden olan Witcher 3, sizi asla sıkıcı olmayan dövüşlerle dolu büyülü bir dünyaya götürüp, o dünyayı sonuna kadar deneyimlemenizi sağlıyor. Hatta öyle ki 100 saat oynadıktan sonra bile oyunun evreni hakkında daha fazla şey öğrenmek için ana hikâyeden sapıp değişik değişik görevler yaparken bulabiliyorsunuz kendinizi. 

Devasa Bir Dünya

Witcher 3 de RYO mekaniklerine bakıldığında en az diğer oyunlar kadar derin ve yoğun olduğunu görebiliyoruz. Her ne kadar büyüklüğü korkutucu görünse de devasa açık dünyasını keşfetmeniz teşvik ediliyor. Bu dünyanın ne kadar büyük ve açık olduğunu ifade etmek zor: Her şekilde ve büyüklükteki bitki örtüsü ile yemyeşil sürülmüş tarlalar insanların seyahat etmeye çalıştığı, birbirine yollarla bağlı, harap kasabalar arasındaki boşluğu dolduruyor. Gece gündüz döngüsü ve dinamik hava şartları bir bütün oluşturuyor ve The Witcher 3'ün manzarasını şimdiye kadar görüp görebileceğiniz en otantik hissiyat veren açık dünyalardan biri olarak oyun dünyasındaki yerini sağlamlaştırıyor. Kullanışlı bir mini harita size gitmek istediğiniz yeri gösteriyor. Bu böyle biri kolunuza girmiş de oyunda ilerlemenize destek olmaya çalışıyormuş gibi görünebilir ancak oldukça işe yarar olduğu da kanıksanamaz bir gerçektir. Bu büyüklükte bir dünyada hâlâ bir dolu amacınızın olması ve yapılacak şeylerle doldurulması oldukça büyük bir başarı.

Tüm bunlarla ilgili size küçük bir uyarımız olsun. Hem Xbox One hem de PS4 sürümlerindeki teknik performans biraz sorunlu. Saniyede 30 kare alırsanız şanslısınız, The Witcher 3'ün iki ana haritası arasındaki geçişler biraz fazla uzun ve zaman zaman küçük hatalar ortaya çıkıyor. Oyun deneyimizi biraz sıkıcı yapabiliyor. Neyse ki PC oyuncuları çok daha fazlasına sahip. GTX 980'de Witcher 3, ultra ayarlarda saniyede 60 kare hızında kusursuz bir şekilde çalışabiliyor.

The Witcher 3 oyuncuya uzun saatler süren bir hikaye içeriği vaat ediyor. Oyunun akıcılığına kapılıp saatlerce başından kalkamadığınızda kullandığınız mouse’un rahat olması çok önemli. Legion M600 Kablosuz Oyuncu Mouse’unun elinizi kavrayan şekli ve tek şarjda 200 saat giden bataryası sayesinde Geralt’ın upuzun macerasının gözünüzü korkutmasına hiç gerek yok. 

Legion M600 Kablosuz Oyuncu Mouse

16000 DPI

Tek Şarjda 200 Saatlik Pil Ömrü

9 Programlanabilir Tuş

Siteye Git

Gümüş Atın Efsungerinize Dolsun O Kesesi

Bu yeni açık dünya haritasının belli ki hikâyenin gidişatında etkileri var. Ancak ana hikâye Witcher 3'ün çok da etkileyici olmayan yanlarından biri. Elder Scrolls sendromu var diyebiliriz. Hikâyemiz Geralt'ın uzun süredir kayıp olan sevgilisi Yennefer ve manevi kızı Ciri'yi kıta kıta aramasıyla başlıyor. Hikâyenin sorunu bu. Hikâye sadece Yennefer ve Ciri’yi bulmak üzere bu konuda bilgisi olan insanların ayak işlerini yapmaktan ibaret. Hikâye odağını ve gidişat hızını korusa da bir gizem çözmekten çok yakalamaca oynamaya benziyor.

Mükemmel diyalogları ve güçlü ses sanatçıları sayesinde hikâyeye duygusal olarak bağlanıyorsunuz ama arada da o kadar fazla gereksiz onu bunu topla şunu getir görevi var ki… Tam da hikâyeyle ilgili bir gelişme yaşayacakken, “Aaa Efsunger yavrum, şu koyuna bir eşlik etsene ben yaşlandım” veya “Uyku hastalığı olan bir cüce var onu bulsana” diye görevler geliyor. Geralt bile bu sıkıcı görevlerin karşısında hayal kırıklığını saklayamıyor.

Ayrıca şunu da söylemekte fayda var, bu oyunda olan olayları kavrayabilmeniz için ilk iki oyunu oynamanıza gerek yok. Eğer serinin kitaplarını okumamışsanız Ciri oyunun sonlarına kadar size bir yabancı gibi geliyor zaten. Ta ki onun hakkında hikâye boyunca bilgi toplayana kadar. Bu sebeple de Geralt’ın ona gösterdiği ilgiyi pek gösteremiyorsunuz. Arka plandaki yan karakterler hakkında daha fazla bilginiz oluyor mesela. Hakkını da vermek lazım, o karakterler de son derece ilgi çekici oluyorlar.

Neyse ki bu yan karakterler siz ana hikâyeden ne kadar uzaklaştıkça o kadar parlama fırsatı buluyorlar. The Witcher 3’ün asıl kendini gösterdiği yer de burası. The Witcher 2'deki kararlarınıza bağlı olarak Geralt’ın arayışında bir rol oynamak için geri dönen birçok tanıdık yüz göreceksiniz ve bu tanıdık yüzler size yan görev verecekler. Hatta oyunun başlarında bazı diyaloglarda daha önceki oyunlardaki kararlarınıza göre yeni seçenekler çıkacak. Yeraltı çete savaşları, suikast planları, aşk üçgenleri ve beklenmedik ittifaklar, hepsi bu isteğe bağlı oynayabileceğiniz maceraların birer parçası. Hepsi o kadar zengin hikâye içeriğiyle dolu ki, ana hikâyenin bir parçası olmaları gerektiğini düşündürüyorlar.

Üç Kuruşa Canavar Avı

Aynısı açık dünyada aldığınız yan görevler için de söylenebilir. Standart getir götür ve canavar öldürme işleri dışında efsunger kontratları bulunuyor. Geralt’ın karşısına zarar verilebilecek hale getirilmesi gereken uhrevi huyelalardan sislerin arasına kaybolan ve saldırmak için fırsat kollayan Siscillere kadar bir dolu değişik yaratık çıkıyor. Bu kontratlardan hem parasal hem de bilgi anlamında kazancınız oluyor. Size Witcher evreni ile ilgili daha detaylı bilgiler sunuyorlar.

Diğer iyi tarafı ise, bu kontratların ve diğer yan faaliyetlerin çoğu zaman savaşın yok ettiği bir ülkeye ve onu şekillendirmede rol oynayan birçok güce ilişkin ilginç bilgiler sağlaması. Ülkeyi şekillendiren bu güçlerden birisi de siz oluyorsunuz. Ana hikâyenin sonucunu çok değiştirmeyebilir ancak daha önce ziyaret ettiğiniz yerlere geri döndüğünüzde küçük kararların ne gibi sonuçları olduğunu görebilirsiniz.  Oyunda herhangi bir ahlak ölçer, erdem veya hainlik değerlendirmesi yok. The Witcher 3'ün gri tonlamalı dünyasında sadece sebep ve sonuç vardır; Aldığınız büyük küçük her türlü karar çevrenizdeki dünyayı değiştirebilir.

Ekipmanlar ve Kılıçlar

Karakter ilerlemesi ve ekipman seçimleri oldukça önemli. The Witcher 2'ye kıyasla, Witcher 3'ün RYO sistemlerinin bazı yönlerden modernize edildiğini ve diğerlerinde daha karmaşık hâle getirildiğini görebiliyoruz. Sonuçta da daha iyi bir oyun deneyimi ortaya çıkıyor. İksirleri ve yağları nasıl yeniden yaptığınıza ilişkin basitleştirmeler ve artık bunların hiçbirini yapmak için meditasyon yapmanız gerekmediğinden onları daha pratik, kullanışlı hissettirir. Tabii ki eski oyunlardaki yöntemler Efsungerlerin ilimlerine daha uygundu fakat böylesine geniş bir dünyada oyuncuların karşılaşabilecekleri her şeyi önceden tahmin etmelerini ve hazırlanmalarını beklemek çok mantıklı değil. Öte yandan bir sürü iksir var artık. Binekli dövüşlerdeki performansınızı büyük ölçüde iyileştirenler mi dersiniz, büyü yaptıkça (veya Efsungerlerin dediği gibi İşaret kullandıkça) sağlık kazanmanızı sağlayanlar mı dersiniz eskisine göre envai çeşit iksir bulunuyor oyunda. 

Efsunger İşaretleri

Hazır İşaretlerden bahsetmişken, işaretlerin kullanılması artık dövüşlerde daha etkili. Büyü yapma şekilleri bu işaretlerin etkilerine getirdikleri güncellemelerle dövüşlerde daha kullanılabilir oldular. Geralt’ın geliştirme puanlarını öyle bir harcayıp işaret odaklı bir build yapmanız bile mümkün. Oyunu tıpkı bir Jedi gibi oynayabilirsiniz. Konuşmalar sırasında insanların zihinlerini etkileyebilir, onları uzun menzilli bir kuvvetle itebilir ve tatar yayı oklarını geri sektirebilirsiniz. Yeni beceri sistemi, en iyi buildlerde minimum/maksimum puana oynayan oyuncuları ödüllendirirken yine de oldukça fazla esneklik sağlar. Aynı zamanda silah ile zırhlar her zamanki gibi son derece çeşitlidir.

Tüm bunlar The Witcher 3'ün hızlı tepki veren, acımasız gerçek zamanlı savaşında kendini gösterir. Serideki klasik dövüş kısımlarının belirsiz ve hatta biraz hantal hissettirdiği yerde, bu oyunda o kadar akıcı ve tatmin edici ki, haydutların üzerinize atlamasını umarak onların saldırılarını sihirli engellerle geri püskürtebilmeyi, darbelerini tekinsizce savuşturabilmeyi umarak dolaşırsınız. Basbaya dövüşün her saniyesi aksiyon dolu oluyor. Witcher, düşmanlarınızı onlardan daha iyi taktikler bularak alt ettiğinizi düşündürmekte oldukça başarılı. Bu oyunda da bu başarısından ödün vermiyor. Geralt her dövüşte daha da havalı oluyor.

Kartları Çıkar!

Tabii bunların hepsinden sıkıldıysanız ve n’apsam n’apsam diye kara kara düşünüyorsanız Gwent de oynayabilirsiniz. Gwent, The Witcher 3’ün içinde bir kart oyunu. NPC’lerle, tüccarlarla barmenlerle, hatta son derece önemli politik kişilerle karşılıklı bir tur Gwent atabiliyorsunuz. Bazı karakterler siz onlara karşı kazanınca size özel kartlar veriyor. Bir yandan kart koleksiyonu yapmaya çalışabiliyorsunuz. Rivayetlere göre bir kere Gwent masasına oturup en az 1000 saatini harcamış babayiğitler varmış. Biz kart oyunu severlere dikkat edin diyelim de, eğer siz de bu arkadaşlar gibi kart oyunlarının başına oturup asla kalkmıyorsanız bir süre sevdiklerinize veda edip bilgisayara gömülme vakti gelmiştir.

Witcher’ı Türkçe Oynayabiliyoruz!

Bir de The Witcher 3 oyununun Türkçe yerelleştirmesinin olduğundan bahsetmeden geçmeyelim. Ülkemizde yapılmış iyi yerelleştirme örneklerinden biri. İnce detaylarda bile verdikleri emeği görebiliyorsunuz. Oldukça doğal bir Türkçe kullanımı var. The Witcher 3, Rol Yapma Oyunu olduğundan dolayı metinler açısından oldukça yoğun bir oyun. Diyaloglar, Gwent kartları, görevler, görevler hakkındaki bilgiler, özetler, hikâyeler hatta oyunda toplayabileceğiniz kitaplar bile oldukça fazla metin içeriyor. Hâliyle böylesine bir oyunu kendi dilinizde deneyimlemek de oyuncuyu hem rahatlatıyor hem de keyif veriyor.

Düz ve getir götür görevleri ağırlıklı bir oyun olsa da zengin bir evrene sahip devasa açık dünyada yarınlarınız yokmuş gibi gezinmek oldukça çekici. Ana hikâye o kadar ilgi çekici olmasa da hikâyede rolü olan birçok karakter ve etkileyici oynanışı, The Witcher 3'e ESO gibi RYO’nun bulunduğu duayenlerin arasında yer kazandırıyor.