The House in Fata Morgana

Yıpranmış eski bir malikanede uyanıyorsunuz.

Yeşim gözlü bir kadın Önünüzde duruyor, Size evin Efendisi ve Hizmetçiniz olduğunu bildiriyor. Bununla birlikte, anılarınız yok, benlik kavramınız yok - ya da gerçekten hayatta olduğunuza dair herhangi bir kesinliğe sahip değilsiniz.

Hizmetçi Sizi konağın cansız salonlarında bir yolculuğa çıkmaya, sakinlerinin başına gelen sayısız trajediyi seyretmeye davet ediyor. Aralarında belki de Kendinizden bir iz bulacağınızı söylüyor.

İlk kapının ötesinde 1603 yılı yatıyor.
Sanatın ve tiyatronun yeşerdiği benzersiz bir güzellik çağıdır. Ayrılmaz Rodos kardeşlerin oyun oynadığı bahçede bolca gül açar ve endişeden ve çekişmeden uzak görünseler de ... Herkes onları mutlu görmekten memnun değildir.

İkinci kapının ötesinde 1707 yılı yatıyor.
Bu devirde konak harabe halindedir ve içinde bir canavar yaşamaktadır. Huzurlu bir yaşamın özlemini çektiğini iddia ediyor, ancak doğuştan gelen vahşetine teslim olması ve bir katliamın başlaması çok uzun sürmedi.

Üçüncü kapının ötesinde 1869 yılı yatıyor.
Bu teknolojik olarak gelişmiş çağda, insanlar her zaman hareket halindedir. Konağın efendisi, demiryolu sektörüne yatırım yapmış hırslı bir iş adamıdır. Ancak, zenginlik ve güç takıntısı, karısını ihmal etmesine ve ona kötü davranmasına neden olur.

Dördüncü kapının ötesinde 1099 yılı yatıyor.
Hizmetçi Size bunun son hikaye olduğunu söyler. Bu çağda, cadı olarak damgalanıp ölüme damgasını vuran Giselle adında, lanetli olduğunu iddia eden genç bir adam ve beyaz saçlı bir kız görüyorsunuz.

Her biri farklı bir zaman ve mekanda geçen bu dört trajediye tanıklık ederek, artık hikayenizi burada bitirmek isteyip istemediğinizi seçmekte özgürsünüz ... veya devam edin.

Ama diyecek olanlar var

"Onlara katlanabildin çünkü onlar senin trajedilerin değildi."