Soulstice İnceleme
İlk dakikadan itibaren oyun, ilham kaynakları konusunda açık ve net davranıyor. Bayonetta’da gördüğümüz gibi sonsuzluğa uzanan bir düşüş sahnesi ile oyun başlıyor. Gizemlerle dolu karanlık bir dünyayı keşfetmeye, orijinal bir kombat mekaniğinde ustalaşmaya, hızlı tempolu aksiyona ve efsane Boss savaşlarına hazırsanız, sizi Briar ve Lute ile tanıştıralım.
- İlginç karakterler ve hikaye
- Görsellik
- Orijinal ve keyifli kombat mekanikleri
- Japon kültürü ve 2000ler esintileri
- Lokasyonda çeşitlilik çok düşük
- Kamera açıları çok sıkıntılı
Soulstice Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Soulstice Hikayesi
Dini bir teşkilat üyesi olan Layton Briar’ın Ilden’e yolcuğuna gözlemcilik etmek için görevlendiriliyor. Ne yazık ki, Briar’a karşı saygı veya inanç duymuyor ve onun sadece şövalye olmaya hevesli, zengin ve şımarık biri olduğuna inanıyor. Ayrıca deneyimsizliğinden de şikayetçi olduğunu sık sık belirtiyor. Tahmin edebileceğiniz üzere, hikaye ilerledikçe Briar kendini adım adım Layton’a kanıtlamayı başarıyor.
Lute, Briar’ın kız kardeşi ve kendisini ‘hortlak’ olarak tanımlasak yanlış olmaz. Bu ikili arasındaki ilişki oyun boyunca çok güzel işleniyor ve hikayeye devam etmek için de merak uyandırıyor. Bu ikili ‘Chimera’ olarak çalışıyor. Lute öldüğünde ruhu bir ‘gölge’ olarak Briar’a tutunuyor ve Briar’ın kas gücünü kullanırken Lute’un spritiüel gücünü kullanıyorlar. Yani aslında tek bedende iki kişi gibi savaşıyorlar.
Oynanış
Oyuncular, her karşılaşmanın sonunda performanslarına göre derecelendirilen hızlı tempolu savaşta düşman dalgalarıyla karşı karşıya geliyorlar. Savaş, Bayonetta’da gördüğümüz mekaniklere oldukça benziyor ama bir tık daha yavaş kaldığını söylemek mümkün.
Lute, düşmanlara genellikle otomatik olarak saldırıyor, ancak oyuncular bazı güçlü vuruşları önlemek veya saptırmak için müdahelede bulunabiliyor. Kırmızı ve mavi renk kodlu düşmanlara farklı saldırı ve savunma stratejileri geliştirmeniz gerekebiliyor.
Silahlar
Oyun boyunca yeni silahlara ulaşabiliyorsunuz ve hali hazırda sahip olduklarınızı geliştirebiliyorsunuz. Neredeyse bütün silah envanterinizi hem güç hem de kozmetik olarak yükseltebiliyorsunuz.
Düşmanlar
Oyunda Wraith’ler, yozlaşmış ve çürümeye yüz tutmuş diğer yaratıklar ve devasa Boss’lar size bekliyor. Bu yaratıkları açığa çıkarmak veya zayıflatmak ve her seferinde yeni strateji gerektiren dinamiklere ayak uydurabilmek için Lute'nin aurasını ve spiritüel güçlerini kullanabilmeniz gerekiyor.
Kamera Açısı
Soulstice’ı görünce, oyunda kameraların doğru yerde olmasının ve rahat kullanılabilmesinin önemini tekrar tekrar anladım. Oyun uzun zamandır gördüğümüz en kötü kamera mekenaiklerine sahip. Siz oyunu oynarken hatta amansız bir savaşın içindeyken, kamera bir anda sıkışıyor ve doğru yönü göstermemeye başlıyor. Bu nedenle kime veya nereye saldırdığınızı göremediğiniz anlar oluyor. Kilitleme sistemi de ayrı bir dert, çünkü bir düşman geri savrulduğunda veya biri öldürüldüğünde kameranın kafası karışıyor ve rastgele bir şeye kilitlenmeye başlıyor. Oyundaki en büyük düşmanınız yaratıklar, devler, robotlar değil aslında kameranın kendisi oluyor. İlerleyen zamanlarda bu mekaniğe el atılmazsa, oynanışa çok büyük ket vurulduğunu söyleyebiliriz.
Grafikler
Kamerayı bir kenara bırakırsak, görsellik ve sunum olarak Soulstice’ın anime ve manga kültüründen etkilendiği oldukça belli. Ağır zırhlar ve dev kılıçlarla, özellikle Berserk ve Claymore gibi başyapıtların izlerini taşıyor. Ara sahnelerin görselliği, çizimleri, renkleri gerçekten oyuncuyu etkilemeyi başarıyor. Görsel olarak oyunun bizden tam puan aldığını söyleyebiliriz.
Soulstice Oynanır mı?
AA sahnesinde Soulstice gibi bir oyun görmemiz, açıkçası beni sevindirdi. Oyunun başka kültür ve eserlerden ilham alırken ve bunu cesurca yansıtırken yine de orijinalliğini korumayı başarmış olması oldukça etkileyiciydi. Her ne kadar kamera sorunları Soulstice'i türün harikalarıyla anılmaktan alıkoysa da, 2000'lerin aksiyon oyunu klasiklerinin hayranları, günümüzdeki oyun sektörüne yeni bir soluk getiren oyunu takdir edeceklerdir diye düşünüyorum.