Hunt: Showdown - The Shadow Under the Cowl

Bu DLC bir Efsanevi Avcı, iki Efsanevi silah ve bir Efsanevi alet içerir:

- Kukuleta (Avcı)
- Kaburga Patlatan (Springfield M1892 Krag Süngülü)
- Göz Alıcı (Av Yayı)
- Sürü Doğrayan (Fırlatma Bıçakları).

Kukuleta

Kukuleta, kılıcını tam olarak nereye saplarsa olabilecek en büyük kaosu yaratacağını öğrenerek adını duyurdu. Ancak Haşhaşi'nin sürüleri ona liderlerin olmadığı, sadece müritlerin olduğu yeni bir yol gösterdi. Şimdi Hedefin yerini almaya ve Yozlaşmanın gerçek bir aracı hâline gelmeye çalışıyor.


Kaburga Patlatan

Bir ömür önce, Kukuleta'ya askerliği sırasında bu Springfield M1892 Krag Süngülü tüfek tahsis edilmişti. Kukuleta, ordudan ihraç edilmiş olmasına rağmen güvenilir silahını sakladı; hem ne kadar yol kat ettiğini hem de daha ne kadar yol kat etmesi gerektiğini hatırlatan bir şeyin olmasını istiyordu.


Göz Alıcı

Kukuleta'nın Av Yayı neredeyse hiç ses çıkarmadan tıngırdarken ölümün homurtuları ve gurultuları duyulmaya başlar. Bu, tüm gerçeklerin ortaya döküldüğü ve üçüncü gözleri açık olanların bile geleceklerinin hızla yok olduğunu görebildiği bir andır.


Sürü Doğrayan

Kukuleta, Haşhaşi ile karşılaşmasından sonra toprlandığı her hafta, hissettiği acıyı bu Fırlatma Bıçaklarını keskinleştirmekte kullandı. Nişan alma becerisinin düşmanınınki kadar iyi olması için çalıştı, böylece yücelme şansını garantiledi.


Kukuleta, düzenin sadece bir kılıç darbesiyle ne kadar çabuk kaosa dönüşebileceğini bilen bir adam tarafından seçilmiş bir örtüdür. Bir zamanlar adı Horatio'ydu. Çocukken bir karınca kolonisinin feromonlarını karıştırır ve ölene kadar spiral şeklinde ilerlemelerini izlerdi. Ya da elini uzatıp yanında bir lamba yakarak oturur ve böceklerin avucuna yerleşmesini beklerdi. Onları şişeledi, inceledi ve onlara güvendi çünkü başka kimsesi yoktu.

Horatio, başkalarının düşündüğünün aksine böceklerinin insanoğluna benzer olduğunu fark etti. İki tarafın da liderleri ve bazen iyi bazen de iyi olmayan ortak hedefleri olan gruplar oluşturduğumuzu fark etti. Babası gibi Horatio da Subay Akademisi'ne gitti ve hiyerarşilerle çevrili olduğunu gördükçe bu hiyerarşileri yıkma saplantısı daha da arttı. Bir kovanın kraliçesi binlerce işçinin hayatına bedeldir.

Horatio'nun felsefesi insanların gözünden kaçmadı ve nihayetinde ordudan ihraç edildi. Hiçbir şeyi olmamasına rağmen Horatio'nun tek acıdığı şey böcekleriydi; birbirlerine o kadar bağımlıydılar ki yalnız kaldıklarında savunmasız kalıyorlardı. Bu yüzden bildiklerini geliştirdi ve kılıcını en büyük kaosu yaratabilecek yerlere saplayarak adını duyurdu. İşi onu bataklığa getirdi; aleve giden bir başka böcek.

Horatio kendisi gibi yozlaşmanın pençesinde kıvranan insanlarla karşılaştı. İlk Avında yüz yüze geldiği, daha doğrusu yüz yüze gelemediği Haşhaşi tarafından tek bir vuruşla göğsü yarıldı. Ölüme terk edilmiş ve böcekler etrafını sarmışken bir aydınlanma yaşadı: Onu saran böcek sürüsünün bir lideri yoktu belki ama hepsi daha büyük bir amaca yönelik temel bir içgüdüyle hareket ediyordu. İşte bu badireden Kukuleta ortaya çıkacak ve en yüksek potansiyeline ulaşmaya yemin edecekti.