Dark Souls 2 Hikayesi
Oyun oynarken; “Çok zor len bu oyun” cümlelerini sık sık kullanıyor iseniz kesinlikle bir Souls oyunu oynadığınız su getirmez bir gerçektir. Zor oyun oynamayı sevenler, oynarken cinnet getirmeyi seven okurlarımızın baş favorisidir Souls oyunları.
Dark Souls 2 için biraz çalkantılı bir oyun diyebiliriz. İlk çıktığında oyuncu kitlesi tarafından negatif eleştirilere tutuldu ve yapımcılar "Scholar of the First Sin" adında tüm DLC'leri içeren yeni bir sürüm yayınlamak durumunda kaldı. Bu bile yeterli değildi ama yine de birçok kesimi tatmin etti diyebiliriz. Ancak Dark Souls 2 hikayesi ise öyle değil. Gayet güzel ve gizemli bir hikayesi var oyunun.
Dark Souls 2 Hikayesi
Karanlık ve aydınlığın sonu olmayan savaşında lanetlenmiş bir kahramana can veriyoruz Dark Souls 2’de. Kimileri için bir ödül gibi gözüken aslında büyük bir ceza olan ölümsüzlük nişanıyla taçlandırılan kahraman artık eski anılarına sırt çevirmiş, karanlık dünyada yapayalnız kalmıştır.
Lanetlenmiş bir ruh olması yetmiyormuş gibi bir de lanetin taşıyıcısına dönüşen oyuncu eski hayatına dönmek için elinden geleni yapmalıdır. Ayrıca Kraliçe Nashandra oyuncuya tüm bu yıkımların sebebinin bir Kral olduğu ve kendisinin öldürülmesi gerektiğini söyler.
Drangleic isimli bir diyarda bu sonsuz lanetin şifasının bulunduğu dilden dile dolaşmaktadır. Kahramanımız, bu diyarı ziyaret edecek ve Ateşin Koruyucuları’na ulaşıp eski insan formuna kavuşmak için mücadele verecektir.
Bunu başarır. Tekrar bir insan formunadır. Eski anıları sonunda gün yüzüne çıkar kahramanımızın.
Majula adında ufak bir kasabaya gitmesi gerektiğini içinde hisseder. Oraya gittiğinde ise Zümrüt Haberci ile karşılaşır.
Artık her şeyi hatırlıyordur. Kral’ı bulmak asli görevidir. Kral öldürülmeli ve tüm diyarlar huzura kavuşturulmalıdır.
Ama insan formuna erişmiş olsa da bu zorlu görev için hazır değildir oyuncu. Güçlü ruhlara sahip olup eski kudretine kavuşmak zorundadır. Çetin bir yolculuk kahramanımızı beklemektedir.
Eski kudretine kavuşmak hiç de kolay olmayacaktır. 4 büyük düşmanla yüzleşme gerekmektedir. Bu kadim yaratıklar ise: Demir Kral, çürümüş bir Lord’un kara gölgesi, ürkütücü bir ejderha ve de kaybolmuş bir günahkar.
Kahramanımız 4 farklı diyarda bu dört tehlikeli ruhla zorlu mücadeleler verir ve sonunda hepsini mağlup eder. Sönmüş alevi yeniden canlandırır.
Büyük bir başarı kazansa da oyuncu daha mücadelesi bitmeyecektir. Birkaç ölümcül seçim yapıp Kral Vendrick’in peşine düşecektir.
Uzun ve meşakkatli bir yolculuğun ardından kahramanımız Kral’ın yerini keşfedecektir. Krallara yakışmayacak bir mekanda bulur Vendrick’i.
Ama Krala ulaşmak o kadar kolay olmayacaktır. Önce baş adamını geçmek gerekecektir, Velstatd’ı.
Kahramanımız başarır. Sıra Kral’a gelmiştir. Kral’ın harap ve bitap hali oyuncuyu çok şaşırtır. Vendrick, Ölümün Mezarlığında anlamsız bakışlarla dolaşıp durmaktadır. Lanetin Taşıyıcısı, Mühür’ü ele geçirir ve sonrasında mezarlığı terk eder.
Oyuncu artık Mühür’e sahip olduğu için geçemediği kilitli kapıları da açıp yoluna devam eder.
Kahramanımızın yolu tekrar Zümrüt Haberci ile karşılaşır. Haberci ona Kadim Ejderha’dan bahseder. Ejderha yıllardır Lanetin Taşıyıcısı’nı beklemektedir.
Oyunun başından beri Kraliçe Nashandra tarafından yönlendirilen Oyuncu aslında asıl kötünün Kraliçe olduğunun sonunda öğrenir. Kandırılmış olan Lanetin Taşıyıcısı şimdi ise Kraliçe’nin peşine düşer.
Ve tahtın peşindeki Kraliçe’de mağlup edilince asıl soru herkesin zihninde belirir.
Tahtın sahibi kim olacaktır?