Assassin’s Creed Origins İncelemesi
Origins, en son Assassin's Creed IV: Black Flag üzerinde çalışan çekirdek ekip tarafından ve diğer birkaç stüdyonun yardımıyla geliştirildi ve bu durum oyun içinde kendini belli ediyor. Bu ekip, seriye yeni bir soluk getirebilecek veya en azından buna istekli olan kişilerden oluşuyor.
Assasin's Creed Origins'i incelediğimizde serideki geleneksel oyunlardan biri olmadığını görüyoruz. Artık seviye atlama sistemi, görev dizileri, deneyim puanları ve istatistik tabanlı ganimet düşürme sistemiyle tam anlamıyla bir aksiyon-RPG oyununa dönüştüğünü söylemek mümkün.
- Müthiş görsel tasarım ve atmosfer
- İyi uygulanmış aksiyon-RPG sistemi özellikleri
- Geliştirilmiş dövüş sistemi
- Belirli görsel/mekanik hatalar
Düşe Kalka Bir Başlangıç
Assassin's Creed Origins'e gelen ilk yorumlar pek de iyi değildi. Kontrollerin değiştirilmesi ve oyunun piyasaya ilk çıktığı dönemde içerdiği bir sürü hatayla beraber yukarıda bahsettiğimiz DRM sistemi, oyunun eleştiri yağmuruna tutulmasına sebep oldu. Örneğin, oyunun erken sayılabilecek bir sahnesinde deve üzerinde biriyle yan yana giderken sizden dikkat çekmemek için sessiz olmanızı istiyor. Kendisi bu sırada devesiyle taklalar atıp masum insanları ezmese uyarısını ciddiye almak daha kolay olurdu tabii...
Oyunun günümüzdeki hâlinde hâlâ bazı hatalar mevcut olsa da 3 yıl öncesine göre oldukça azlar ve oynanışa ya da hikâyenin sizi içine çekmesine engel olacak derecede değiller. Origins'in muazzam dünyasına kendinizi kaptırdığınızda Ubisoft'un gerçekten de serideki sıradan bir oyunu veya alışılagelmiş bir aksiyon-RPG yapımını geride bırakıp çok daha derin bir hikâye ve özenle hazırlanmış mekanikler ile inanılmaz bir görsel atmosfer sunduğunu anlıyorsunuz.
Serinin Çehresini Değiştiren Bir Oyun
Oyun müthiş bir atmosfer ve zengin bir içerik sunmasına rağmen nadiren kendini tekrar ediyor. Oyundaki her şeyin birbiriyle uyumu inandırıcı şekilde tasarlanmış ve göze batmıyor. Uğramak için kesinlikle hiçbir sebebinizin olmadığı yerler bile arka planı çok güzel destekliyor ve bir bütünlük oluşmasını sağlıyor ve çok katmanlı bir çevre ve atmosfer oluşturuyor. Nil'de mahsur kalırsanız, yoldan geçen biri sizi alıp kıyıya götürmeyi teklif edebilirken birinin dükkânının yakınında ateş yaktığınızda, yangını kumla söndürmeye çalışmasını görebilirsiniz. Nehirden fırlayıp avını yakalayan timsahlar, piramidin tepesine tırmanırken doğan güneş vb. bir sürü şey size gerçekten Mısır atmosferini hissettiriyor. Ayrıca önceki oyunlardaki gibi sadece binalara değil gördüğünüz her şeyin üzerine çıkıp her yere tırmanabiliyorsunuz.
Atmosferin yanı sıra mekanikler açısından da Assassin's Creed Origins'de ciddi bir farklılık söz konusu. Dövüş mekanikleri konusunda bir kıyaslama yapmak gerekirse Dark Souls evreni oyunlarına benzer bir yol izlendiğini söyleyebiliriz. Tabii ki zorluk açısından değil de daha çok temel özellikler açısından bir benzemeden bahsediyoruz. Ayrıca artık zamanlayarak yaptığınız karşı saldırılar da yok. Bir grup askerin size teker teker saldırmasını engellemek, karşı saldırı uyarısının ortaya çıkmasını beklemek ve ardından bir alt etme gerçekleştirmek yerine artık kitle kontrolü yapmanız gerekiyor. Tek bir düşmana kilitlenebilirsiniz ancak saldırılar her yerden gelebilir ve bir anda etrafınızdaki düşmanlar baş edebileceğinizden fazla tehdit oluşturabilir. Yeterince adrenaline sahip olduğunuzda gerçekleştirilebilecek güçlü süper hareketlerle birlikte kaçınma mekaniğini etkili kullanmak Origins'deki dövüş mekaniğinin temelini oluşturuyor. Bütün bunlar bir araya gelince serinin önceki oyunlarındaki ezbere dövüş sekansları yerine vuruş hissinin hem darbeleri indirirken hem de göğüslerken çok daha fazla olduğu bir sistem ortaya çıkıyor.
Gani Gani Ganimet
Ganimet sistemi de oyundaki bir başka yenilik. Ekipmanınız artık nadirliğine ve özelliklerine göre normalden Efsanevi ve Destansı'ya kadar derecelendiriliyor. Silahların benzersiz süper hareketleri varken hepsinin kendine has istatistikleri var. Örneğin, bir üç dişli mızrak uzun menzili sayesinde faydalı olabilirken bir savaş baltasının özel gücü saldırıları 20 saniye kadar hızlandırabiliyor. Bunların yanı sıra işlenebilir yükseltmeler ve seride ilk kez yay eklenmesi var. Yaylar, avlanma veya seri atış için özel olarak tasarlanmış dört benzersiz tipte karşımıza çıkıyor. Yayların bir de yakın mesafeden av tüfeği benzeri bir patlama yaratan ancak etki mesafesi kısa olan bir alt grubu bile var. Zehirli oklar, duman bombaları ve gizli bıçaklar gibi serinin bilinen ve sevilen araçlarına ek olarak suikastçı cephanesinin oldukça genişlediğini görüyoruz.
Elveda Almanaclar, Tüyler, Sandıklar…
Geliştirilen tek şey dövüş hissi değil. Assassin's Creed Origins'de yapılan diğer büyük değişikliklerden biri de serinin sürekli karşımıza çıkardığı toplanabilir öğeler ve anlamsız sandık açma maratonu. Bu, tabiri caizse gıcık ayak işleri tamamen kaldırılmış. Uçsuz bucaksız arazide bir dizi (önerilen seviyelere sahip) görev ve bir dolu soru işareti var. Bunlar oyuncuyu bir timsah avlamak veya bir kaptana suikast düzenlemek gibi bazı küçük zorluklar sunabilecek yan içeriklere yönlendiriyor. Hızlı ve kolayca halledilebilen bu yan görevcikler yalnızca seviye atlamak için ek bir yol sunmak için bulunuyorlar. Ayrıca her alanın %100'ünü tarayıp her şeyi bulmaya ve tamamlamaya zorlanmıyorsunuz. Önceki oyunlardaki gibi oyunu oynarken vaktinizin önemli bir kısmı haritaya bakıp şu sandıklar neredeydi, toplamadığım kaç tane tüy kaldı derdiyle geçmiyor...
Sağdan soldan anlamsız ıvır zıvır toplamak yerine zamanınızın büyük bir kısmı ana hikâyeyi ve çeşitli yan görevleri yapmakla geçiyor. Şaşırtıcı bir şekilde yan görevler aslında büyük ölçüde eğlenceli. Nihayetinde buraya git, şunu yap ya da bunu toplaya dönüşüyorlar fakat istediği şeyleri yaparken meydana gelen olaylar ve yolculuk görevleri eğlenceli yapıyor. Assassin's Creed Origins'in ana hikâyesi bir başyapıt denebilecek kadar muhteşem olmasa da bazı güçlü karakterlerin desteklediği yeterince etkileyici bir intikam hikâyesi.
Bayek ve eşi Aya, tartışmasız serinin tarihindeki en güçlü, en sevilen karakterlerden ikisi ve hikâyelerinin anlatılışı oyunun büyük çoğunluğunda oldukça güzel ilerliyor. Ubisoft'un Assassin's Creed serisinde uygulamayı sevdiği modern dünyadan kesitler yerleştirme bu oyunda da mevcut fakat hikâyeye çok önemli bir katkı yaptığı söylenemez.
Sonuç
Assassin's Creed Origins hakkında söylenecek çok şey olsa da piyasaya ilk çıktığındaki kusurları bir kenara bırakırsak sağlam bir yapım olduğunu ve günümüzde serinin son iki oyununda da karşımıza çıkan aksyion-RPG türüne geçişin keskin fakat kesinlikle başarılı bir örneği olduğunu söyleyebiliriz. Orijinal oyunların lineer hikâyesini ve geniş şehir tasarımlarını tercih edenler için çok fazla yenilik içermesiyle beraber The Witcher ve Assassin's Creed bir arada nasıl olurdu diye merak edenlerin kesinlikle denemesi gereken bir oyun.