Metro Exodus Hikayesi
Post-apokaliptik denen kıyamet sonrası yaşama odaklanan oyun serilerinin en bilindiklerinden biri olan Metro serisinin son halkası Metro Exodus’un hikayesini sizin için anlatmaya çalışalım.
HİKAYESİ
Bilinmeyen bir sebeple dünya üzerindeki yaşam sona ermiş ve belirli bir grup yer altındaki metroda kısıtlı olanaklarla hayatta kalma şansına nail olmuştur.
Kahramanımız Artyom, kim ne derse desin metroda dışında da bir yaşam olduğunu inanmaktadır ve erzak bulmak için çıktığı yolculuklarda hayatta kalmış insanlarla karşılaşacağına kesin gözle bakmaktadır.
Bir gün eşi Anna ile birlikte keşif gezisine çıkmıştır ve yakınlarından geçen yolcu trenine rast gelirler. Artyom’un takıntılarının gerçek olduğunu ve de dışarıda hala bir yaşamın olduğunu öğrenen Anna çok şaşkın olsada bu durum onu mutlu etmiştir.
İkili trenin peşine düşse de ona ulaşmadan önce Moskova dışından olduğunu iddia eden küçük bir grup ile birlikte, Hansa Askerleri tarafından yakalanırlar. Askerler Anna’yı kaçırıp diğer mahkumları infaz ederler.
Artyom yaralı bir halde bir çöp gibi atıldığı yerden kalkarak Anna’nın peşine düşer ve bu sırada Moskova'nın tüm dünya ile iletişimini kesen bir sinyal bozucu jammer’ı farkında olmadan imha eder. Metroda yaşayan insanların kendileri dışında hayatta kalan olmadığını zannetmesine neden olan bu jammer'dır.
İnsanlığın sadece kendi gruplarından ibaret olmadığını kesin olarak öğrenen Anna ve Artyom,Yermak adında tuhaf görünümlü bir mühendisin yardımıyla Aurora adındaki treni ele geçirerek kaçmayı başarırlar.
Döndüklerinde Metro’nun lideri Miller ki kendisi Anna’nın babasıdır. Onları korumak için dış dünya ile bağlantılarını kestiği açıklamasını yapar Artyom ve Anna’ya.
Dünya ile iletişimleri tekrardan sağlanan grubumuz Nato’nun Moskova’ya saldıracağını öğrenir ve Yumantu Dağlarında Ark isimli gizli bir bölgede toplanılmasını gerektiğini söyleyen bir mesaj alırlar radyo aracılığıyla. Lider Miller, Rusya’nın küllerinden yeniden doğacağı inancıyla grubunu alır ve yola düşer.
Uzun bir yolculuğun ardından Ark’ a varırlar ama bunun bir tuzak olduğunu fark etmeleri çok uzun sürmez. Buradaki yamyamlarla mücadele edip oradan kurtulmayı başarırlar zorlu bir mücadelenin ardından.
Bir sonraki durakları yer üstünde yaşam sürebilmelerine olanak sağlayacak olan Hazar Denizi’nin kurumuş topraklarıdır ama ne yazık ki aradıkları temiz topraklar burası da değildir.
Yolculukları devam ederken Anna birden kan kusmaya başlar ve durumu gittikçe kötüye gitmektedir. Kat ettikleri uzun yollar ve verdikleri zorlu mücadeleler sırasında zehirli bir gaza maruz kaldığı ortaya çıkar ve onu iyileştirebilecek panzehiri yapabilmek için Novosibirsk şehrine gitmek zorunda kalırlar. Novosibirsk’teki tehlikenin farkında olan Miller, halkını tehlikeye atmamak için onları geride bırakır ve sadece Artyom’u yanına alarak yola çıkar.
Şehrin metrosuna dalan ikilimizin yolları, hayatta kalmayı başarabilmiş Kiril adında bir çocukla kesişir. Çocuk onlara babasının yaşanabilir ve temiz bir bölgeyi gösteren bir haritayı bulma umuduyla yollara düştüğünü söyler. Kahramanlarımızdan biri panzehirin diğeri de haritanın peşine dönmek üzere ayrılırlar.
Artyom panzehiri bulur ama onu ele geçirirken bir yaratığın saldırısına uğrar ve zehirlenir. Sonrasında Miller, Atryom ve de Kiril trene dönmeyi başarırlar. Anna iyileşir ama Miller, Artyom’u kurtarma girişimi sırasında zehirlenerek ölür. Sonunda grup tertemiz ve tamamen radyasyondan arınmış bir bölge olan Baikal Gölü çevresine yerleşirler.
İyi oyunlar.
